Marka Tescili mi Marka Patenti mi? Marka Tescili Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

Marka Tescilinde Sık Yapılan Hatalar ve Doğru Bilinen Yanlışlar

Marka tescili, işletmelerin kimliklerini koruma altına alarak, pazardaki rekabet avantajlarını sağlamlaştıran kritik bir süreçtir. Ancak, bu süreçte birçok yanlış bilgi ve anlayış, işletmelerin hak kaybına uğramasına veya gereksiz maliyetlerle karşılaşmasına neden olabilir. Bu yazıda, marka tesciliyle ilgili en yaygın yanlış inanışları ve doğrularını ele alacağız.

  1. Marka Tescili ve Patent Aynı Şeydir

Toplumda en sık karıştırılan kavramlardan biri “marka” ve “patent” terimleridir. Özellikle yeni girilen girişimcilik ekosisteminde, markasını koruma altına almak isteyen bireyler, bu iki kavramı birbirinin yerine kullanabilmektedir. Ancak bu durum ciddi yanlışlara neden olabilir.

Marka; bir işletmenin mal veya hizmetlerini diğerlerinden ayırt etmeye yarayan isim, logo, renk, ses, slogan gibi unsurları kapsar. Tescil edilen marka, sahibine bu unsurlar üzerinde tekel niteliğinde hak tanır.

Patent ise teknik bir buluşun koruma altına alınmasını sağlar. Bir ürünün çalışma prensibi, icat niteliği taşıması gibi durumlar söz konusuysa patent tescili yapılır. Yani bir makinenin, kimyasal formülün, yazılım algoritmasının koruması patent ile sağlanır.

Dolayısıyla, “marka patenti” ifadesi teknik olarak yanlıştır. Doğru olan, “marka tescili” ve “patent tescili” kavramlarının farklılığını ayırt edebilmektir. İşletmelerin, hangi koruma türünü seçmeleri gerektiğini anlamaları, yatırımlarını ve fikirlerini etkin bir şekilde korumaları için hayati önem taşır.

  1. Marka Tescili Olmadan da Marka Kullanılabilir

Evet, teknik olarak bir markayı tescil ettirmeden de ticarette kullanmak mümkün olabilir. Ancak burada unutulmaması gereken şey, tescilsiz bir markanın hukuki korumadan yoksun olacağıdır.

Tescil edilmeyen bir marka, özellikle dijital ortamda veya geniş pazarlarda kolayca taklit edilebilir. Ün kazanmanız durumunda başka bir kişi sizin markanızı tescil ettirip, size kullandırtmama hakkına sahip olabilir. Bu durumda ya ciddi tazminatlar ödemek zorunda kalabilir ya da yıllarca emek verdiğiniz markanızdan vazgeçmek zorunda kalabilirsiniz.

Bu nedenle, markayı kullanmaya başlamadan önce tescil başvurusunun yapılması, bir sigorta işlevi görerek ileride yaşanabilecek hukuki sorunların önüne geçer. Tescil sayesinde markanızın tek sahibi siz olur, resmi yollarla haklarınızı savunabilirsiniz.

  1. Marka Tescili Sadece Türkiye’de Geçerlidir

Türkiye’de yapılan marka tescili, yalnızca Türkiye sınırları içinde hukuki geçerliliğe sahiptir. Bu durum, markasını uluslararası pazarlarda da kullanmak isteyen işletmeler için ciddi bir kısıtlama anlamına gelir. Örneğin, Almanya, Fransa ya da ABD gibi pazarlarda faaliyet göstermek istiyorsanız, o ülkelerde de marka tescil başvurusunda bulunmanız gerekir.

Bu ihtiyaca yönelik olarak geliştirilmiş bazı uluslararası sistemler mevcuttur:

  • Madrid Protokolü: Tek bir başvuru ile birden fazla ülkede marka tescili sağlayan sistemdir. Türkiye bu protokole taraf olduğu için, başvurular Türk Patent aracılığıyla yapılabilir.
  • AB Marka Sistemi (EUTM): Avrupa Birliği nezdinde yapılan tek bir marka başvurusuyla tüm AB ülkelerinde geçerli marka hakkı elde edilir.

Uluslararası pazarlarda da rekabet avantajı elde etmek isteyen firmalar, bu sistemlerden faydalanarak marka haklarını geniş bir coğrafyada koruma altına alabilir.

Ayrıntılı bilgi için “Yurt Dışı Marka Tescili Nedir?” ve “Yurt Dışı Marka Tescili Çeşitleri” başlıklı yazılarımızı inceleyebilirsiniz.

  1. Marka Tescili Sonsuza Kadar Geçerlidir

Marka tescili, sınırsız bir koruma sağlamaz. Tescil, başvuru tarihinden itibaren 10 yıl boyunca geçerlidir. Bu süre sonunda marka sahibinin tescili yenilemesi gerekir. Yenileme işlemi zamanında yapılmazsa marka hakkı kaybedilebilir.

Yenileme işlemi, markanın geçerlilik süresi dolmadan 6 ay önce başlar ve bu süre içinde başvurulmazsa, cezalı bir şekilde 6 ay ek süre tanınır. Bu süreler de kaçırılırsa marka, resmen hükümsüz hale gelir.

Uzun vadeli marka stratejisi geliştiren işletmelerin, bu 10 yıllık periyotları düzenli olarak takip etmeleri ve yenileme işlemlerini ihmal etmemeleri büyük önem taşır.

  1. Marka Tescil Süreci Nasıl İşler?

Marka tescili süreci, düşündüğünüzden daha fazla aşama içerir. Doğru bilgi ve stratejiyle ilerlemek, sürecin hem hızlı hem de başarılı sonuçlanmasını sağlar. İşte temel adımlar:

a) Marka Araştırması (Benzerlik İncelemesi)

Başvuru öncesi yapılan bu adım, tescil edilmek istenen markanın daha önce tescillenip tescillenmediğini veya benzer bir markanın mevcut olup olmadığını belirlemek için kritiktir. Bu araştırma yapılmazsa, başvurunun reddedilme riski artar.

Ayrıntılı bilgi için “İsim Hakkı Sorgulama Nasıl Yapılır?” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

b) Başvuru

Marka tescili için Türk Patent ve Marka Kurumu’na (TÜRKPATENT) çevrimiçi ya da fiziksel başvuru yapılır. Başvuru sırasında marka örneği, sınıf seçimi (Nice Sınıflandırması), başvuru sahibi bilgileri gibi belgeler sunulur.

c) Şekli İnceleme

TÜRKPATENT, başvurunun eksiksiz ve doğru yapılıp yapılmadığını denetler. Eksiklik yoksa başvuru, yayına hazırlanır.

d) Yayın Süreci

Marka, Resmi Marka Bülteni’nde 2 ay süreyle yayımlanır. Bu aşamada üçüncü şahıslar markaya itiraz edebilir. Eğer itiraz yoksa ya da yapılan itiraz reddedilirse, tescil süreci devam eder.

e) Tescil Kararı ve Belge Düzenlenmesi

İtiraz gelmemesi veya reddedilmesi durumunda marka tescil edilir ve başvuru sahibine tescil belgesi gönderilir.

Bu süreç ortalama 6-9 ay sürebilir. Ancak itiraz ya da eksik belge gibi durumlarda daha da uzayabilir.

marka tescili

  1. Marka Başvurusuna İtiraz Süreci Nasıl İşler?

Marka tescil sürecinde üçüncü kişiler, yayımlanan markaya itiraz edebilir. Bu itirazlar, genellikle benzerlik, ayırt edici olmama veya kötü niyet gibi gerekçelere dayanır.

a) Kimler İtiraz Edebilir?

Markası tescilli olan kişiler, başvurulan markanın kendi markasına benzer olduğunu düşünüyorsa; ticari itibarı zarar görecekse; tanınmış markalar veya kullanıma dayalı hak sahipleri itirazda bulunabilir.

b) İtiraz Süresi

Marka bülteninde yayımlandıktan sonra 2 ay içinde itiraz edilmelidir. Bu süre içinde yapılmayan itirazlar dikkate alınmaz.

c) İtirazın İncelenmesi

TÜRKPATENT itirazı değerlendirir, her iki tarafın beyanlarını inceler ve gerekirse bilirkişi görüşüne başvurur.

d) Karar ve Sonuç

İtiraz haklı bulunursa marka başvurusu reddedilir. Haksız bulunursa süreç devam eder ve marka tescil edilir. Ret kararına karşı Kurum nezdinde yeniden inceleme talep edilebilir ya da dava açılabilir.

Bu aşamada uzman bir marka vekiliyle çalışmak, savunmanızı etkili bir şekilde sunmanızı sağlar.

  1. Tescilli Marka Kullanılmazsa Ne Olur?

Bir markayı tescil ettirmek yeterli değildir, onu kullanmak da gerekir. Türk marka mevzuatına göre, tescilli bir marka 5 yıl boyunca kullanılmazsa iptal edilme riski taşır.

Rakip firmalar ya da ilgililer, kullanılmayan markanın iptali için başvuruda bulunabilir. Bu da tescil hakkının tamamen kaybedilmesi anlamına gelir. Bu yüzden markayı kullanır durumda olmak, sadece hukuki değil aynı zamanda ticari bir gerekliliktir.

Markanızı güvence altına almak istiyor ama nereden başlayacağınızı bilmiyor musunuz? Tescil sürecinde yapacağınız tek bir hata, yıllar süren emeğinizi riske atabilir. Bu nedenle, süreci uzman desteğiyle yürütmek kritik öneme sahiptir. Prestij Marka Tescil ve Danışmanlık Ofisi olarak, marka başvurusundan itiraz yönetimine, düzenli marka izleme hizmetlerinden stratejik danışmanlığa kadar her adımda yanınızdayız.

Hemen bizimle iletişime geçin, markanızı birlikte koruma altına alalım!